Bir zamanlar 15 bin kişinin geldiği Şafak Ayini’ne, yapılan terör uyarısı nedeniyle sadece 500 dolayında katılım oldu. Konuşmalarda cesaret ve yiğitliğe vurgu yapılsa da o günlerde geriye sadece dedelerinin kahramanlık hikayeleri ve korkak torunlarının miras kaldığı görüldü. Güven içinde dua etmelerini sağlamak ise yine gerçek kahramanlar olan Mehmetçiğe kaldı…
Bir zamanlar 15 bin kişinin geldiği Şafak Ayini’ne, yapılan terör uyarısı nedeniyle sadece 500 dolayında katılım oldu. Konuşmalarda cesaret ve yiğitliğe vurgu yapılsa da o günlerde geriye sadece dedelerinin kahramanlık hikayeleri ve korkak torunlarının miras kaldığı görüldü. Güven içinde dua etmelerini sağlamak ise yine gerçek kahramanlar olan Mehmetçiğe kaldı…
Anzak Çıkarması’nın 102’nci yıldönümünde, Arıburnu önündeki Anzak Koyu’nda Şafak Ayini yapıldı. Merasim Kıtası’nın yerini almasıyla başlayan tören öncesi, yaklaşık 500 Anzak, geceden geldikleri koyda, dedeleri için dua etti ve sabaha kadar uyku tutumlarının içerisinde ayini bekledi.
Avustralya Hükümeti’nin olası terör uyarısında bulunmasından dolayı, koya kilometrelerce kala kurulan güvenlik noktalarında sıkı denetimlerde yapıldı. Katılımcıların servislerle koya ulaşımı sağlandı. Konuşmacılardan Avustralya Dışişleri Bakanı Julie Bishop, “Anzakların kestiremedikleri, kendi vatanlarını savunmaya kararlı Türk Ordusu’nun cesaret, disiplin ve azmiydi” dedi.
Yeni Zelanda Adalet Bakanı Amy Adams ise “Gelibolu artık bir savaş yeri değil, burada savaşıp ölen yiğit oğullarımızı andığımız bir yer. Gelibolu’da biz asil bir düşmanla savaştık ve onlar zaman içerisinde bizim dostumuz oldular. Artık Türkiye ile omuz omuza duruyoruz ve ölülerimizin savaştaki cesaretlerini anıyoruz” diye konuştu.
OLAĞAN ÜSTÜ GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI…
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda, Arıburnu önündeki Anzak Koyu’nda, yapılan Şafak Ayini öncesinde, Yeni Zelanda ile Avustralya askeri bandosu, müzik dinletisi sundu. Alana kurulan dev ekranlardan savaş ile ilgili belgeseller, savaşa katılan askerlerin anılarının anlatıldığı röportajlar yayınlandı. Şafak Ayini töreni öncesi, atalarını anlamak için ülkelerinden gelen Anzaklar, soğuk geçen geceden itibaren çıkarmanın yapıldığı topraklarda uyku tulumlarının içinde uyuyarak tören saatini bekledi. Avustralya’nın terör uyarısında bulunmasından dolayı, koydan kilometrelerce uzaklıkta güvenlik noktaları kuruldu. Jandarma ve Avustralya ile Yeni Zelanda güvenlik görevlileri bu noktalarda bulundu. Kontrol noktalarında sıkı denetimler yapıldı. Görev kartı bulunmayan kişi ve araçların içeriye girmesine izin verilmedi. Katılımcıların da, servislerle ulaşımı sağlandı. Ayin öncesindeki anlatımlarda, Avustralya ve Yeni Zelanda askerinin cesaretleri, dayanıklılıkları ve yardımlaşmalarıyla Anzak efsanesini yarattıkları ifade edildi.
AYİN MERASİM KITASIYLA BAŞLADI…
Anzak Çıkarması’nın 102’nci yıldönümünde şafak ayini de, saat 05.30’da, Merasim Kıtası’nın, tören alanına gelmesiyle başladı. Türkiye’yi Çanakkale Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ’ın temsil ettiği ayinde, ayrıca Yeni Zelanda Adalet Bakanı Amy Adams, Avustralya Dış İşleri Bakanı Julie Bishop, asker, sivil yöneticiler, Avustralya ve Yeni Zelandalı askerler ile bine yakın Anzaklı katıldı. Askerlerin ilk ayak bastığı koyda, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir kültürü haline getirdiği Şafak ayininde, harekat boyunca hayatını kaybeden Avustralya, Yeni Zelanda ve Türk askerleri için saygı duruşu yapıldı. Yerel dilde, müzik çalındı.
GELİBOLU’DA ASİL DÜŞMANLA SAVAŞTIK…
Avustralya Deniz Komutanı Amiral Tim Barret’ın açılış konuşmasını yaptığı törende ülkeler adına da ilk olarak Yeni Zelanda Adalet Bakanı Amy Adams konuştu. Amy Adams, 102 yıl önce bugün Avustralya ve Yeni Zelanda kolordusunun ilk birliklerinin, buradan karaya çıkmaya başladığını anlatırken şöyle dedi:
“Buna oldukça benzeyen soğuk, sert rüzgarlı bir günde kaygı dolu ve bilinmezle yüz yüze olan cesur askerler, krala ve ülkeye hizmet için bu kıyılara çıktılar. Korkularını ve sevdiklerine dair duygularını bir kenara bıraktılar. Yalın bir yiğitlik ve tartışma götürmez bir cesaretle geldiler, önce postallar, hemen ardından dostlar. Sonraki 8 ay boyunca, yakıcı sıcak ve iliklere işleyen soğuğun, salgın hastalıkların ve savaşın kıyımının ortasında imkansız bir mücadele verdiler. Buraya ayak basanların çoğu için o şafak son şafakları olacaktı. Cesaret ve vatan sevgileri onları birleştirmişti. Bunlar Yeni Zelanda ve Avustralya’nın genç oğullarıydı. Çoğu daha çocuktu. Gemilerden inerken burada kazanılacak bir zaferin büyük savaşın süresini kısaltması ümidiyle doluydular. Savaşın dehşetinin nasıl üstesinden geleceklerini ve görevlerini yerine getirip getiremeyeceklerini merak ediyorlardı. Ancak, yerine getirdiler. Bazıları hayatları pahasına. Gelibolu’nun korkutuculuğunun ortasında 17 binden fazla Yeni Zelandalı asker savaştı, 2 bin 700’ü öldü. 5 bine yakını yaralandı. 26 binden fazla Avustralyalı da bizimle birlikte bedel ödedi.”
BU TÖRENDE SADECE ÖLENLERİ ANMIYORUZ…
Amy Adams, Gelibolu’daki görevin başarısızlığa uğramış olmasının hiçbir şekilde Anzaklar’ın burada başardıklarını ya da sergiledikleri büyük yiğitliği ortadan kaldıramayacağını da vurguladı. Adams, şöyle devam etti:
“Gerçekte, çektikleri acıları ve edinimlerini daha da dokunaklı kılar. Bu törende sadece ölenleri anmıyoruz. Hayatta kalanları da anıyoruz. Dayanan ve acı çekenleri ve diğer yerlerde başka savaşlara katılmak için yaşayanları. Çünkü onların içlerine işleyen bu Anzak Ruhu yuvaya getirildi ve bizlerle yaşıyor. Bu cesur erkek ve kadınlar dünyada çatışmanın olduğu, ümidin ise olmadığı yerlere barış götürmek için o ilk Anzakların adımlarını izliyorlar. Ulusumuzu gururlandırıyorlar. Bugün Gelibolu artık bir savaş yeri değil, burada savaşıp ölen yiğit oğullarımızı andığımız bir yer. Ulus algımızın doğduğu ve dostlukların yaratıldığı yer burası. Gelibolu’da biz asil bir düşmanla savaştık ve onlar zaman içerisinde bizim dostumuz oldular. Artık Türkiye ile omuz omuza duruyoruz ve ölülerimizi ve savaştaki cesaretlerini anıyoruz. Evlatlarımızın mezarları başında nöbet tutan Türkleri onurlandırıyoruz ve onlara teşekkür ediyoruz.”
ATATÜRK’ÜN MEKTUBU OKUNDU…
Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında Anzak annelerine hitaben yazdığı mektup, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Albay Mehmet Bahadır Bozkurt tarafından Türkçe ve İngilizce olarak okundu. Mektubu okumadan önce Albay Mehmet Bahadır Bozkurt, şunları söyledi:
“Kavga içinde dost ve kardeş olunabileceği bu topraklarda gösterildi. Bu nedenle Çanakkale diğer savaşlardan farklıdır ve özeldir. Mazlum milletlere ilham kaynadığı olmasıyla kutsaldır” dedi. Albay Mehmet Bahadır Bozkurt tarafından Atatürk’e ait Okunan mektup şöyle: “Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
ANZAKLARIN KESTİREMEDİKLERİ TÜRK ORDUSUNUN CESARETİYDİ…
Törenin bu bölümünde, Avustralya Dışişleri Bakanı Julie Bishop konuşma yaptı. Avustralya Dışişleri Bakanı Julie Bishop, “Büyük harbin başlamasından sonra aylar içerisinde binlerce Avustralyalı erkek, uzak diyarlarda savaşmak için orduya katılmak üzere gönüllü oldular ve evlerinden uzaktaydılar. Her çevreden, her kesimden Avustralyalı evlatlar ve babalar, kocalar ve kardeşler, vatansever çağrıya yanıt vermişlerdi. Bütün savaşları bitirmek amacında olan bu savaşın sonunda, bir daha aileleri ve dostları ile bir araya gelmenin neşesini göremeyecek 60 binin üzerinde kişi ölmüştü. Savaş dört uzun yıl sürdü ve Avustralyalılar cesaret, yiğitlik, hüner ve başkalarını da düşünme özellikleri ile Orta Doğu ve Batı Cephesi’ndeki muharebe üstüne muharebelerde kendilerini gösterdi. Ülkemizin imgesi Gelibolu Muharebesi’nde kendine ifade bulmuştur. Anzakların kestiremedikleri, kendi vatanlarını savunmaya kararlı Türk ordusunun cesaret, disiplin ve azmiydi. Kanlı bir açmaz ortaya çıkmıştı” dedi.
Anzakların tarif edilemez koşullara karşı koyduklarını da söyleyen Julie Bishop, şunları söyledi:
“Çünkü dayanıklıydılar. Risk aldılar. Vazgeçmeyi reddettiler. Sekiz aylık bir cehennem sonrası ve 11 bin 400 Anzak öldükten ve 24 bin 100 Anzak yaralandıktan sonra, Aralık 1915’e gelindiğinde Anzakların geri çekilmeleri emredildi. Korkunç bir kayba dayanılmıştı. Sıra dışı bir efsane doğmuştu. Askeri tarihte yeni bir sayfa yazılmıştı, yeni bir millet sınanmış ve tanımlanmıştı. 25 Nisan takvimlerimize en kutsal ulusal gün olarak kazınmıştır. Hükümet kararı ya da emriyle değil, bu müthiş fedakarlığın bizim adımıza, bizim milletimiz için, özgürlüklerimiz, demokratik değerlerimiz ve yaşam tarzımız için yapıldığını derinden anlayan Avustralyalı kuşaklar aracılığıyla kazanmıştır. Bu sabah burada toplandığımızda, ülkemizin karakteri ve kimliğine biçim veren cesaret, dostluk, dayanıklılık ve fedakarlık ruhu olan Anzak geleneğini geçen yüzyıl ve ötesinde taşıyan silahlı kuvvetlerimizin kadın ve erkeklerine saygılarımızı gösteriyoruz. Burada, bu en değerli ve onurlu yerde, Türk halkına bizleri her yıl nezaketle karşılamaları ve ortak tarih ve dostluğumuzu benimsedikleri için teşekkür ediyoruz.”
3 ÜLKENİN MİLLİ MARŞI ÇALINDI…
Konuşmaların tamamlanmasının ardından ise anma duası yapıldı. Ayin sırasında, ataları için dua eden Anzakların gözyaşı döktükleri gözlendi, ayrıca sessizlik olması için sık sık görevlilerce uyarılarda bulunuldu. Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yanı sıra savaşa katılan ülkelere ait çelenklerin Anzak yazısının bulunduğu kaideye bırakıldı. Şafak ayini, Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda milli marşlarının çalınması bayraklarının göndere çekilmesiyle sona erdi.