SİYASET MEYDANI ISINDI..!

‘ÇASİAD İle Seçime Doğru’ programı, Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkan Adayı ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile AK Parti Belediye Başkan Adayı Ayhan Gider’i ağırladı. İki aday programda; karşılıklı olarak projelerini anlatırken seyircilerden ve izleyicilerden gelen soruları yanıtladılar…

SİYASET MEYDANI ISINDI..!
Yayınlama: 02.03.2019
5.026
A+
A-

‘ÇASİAD İle Seçime Doğru’ programı, Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Başkan Adayı ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile AK Parti Belediye Başkan Adayı Ayhan Gider’i ağırladı. İki aday programda; karşılıklı olarak projelerini anlatırken seyircilerden ve izleyicilerden gelen soruları yanıtladılar…

 

 

27’ncisi düzenlenen ‘ÇASİAD İle Seçime Doğru’ programında Cumhur İttifakı AK Parti Belediye Başkan adayı Ayhan Gider ile CHP adayı Ülgür Gökhan konuk oldu. Moderatör Hüseyin Yalman’ın yönettiği programda, iki aday, projelerini anlatarak gelen soruları da yanıtladı.

Başkan Gökhan; “ İki adayın televizyon programında olması özlenen bir şey. Türkiye’de genelde artık bunlar olmuyor. Aslında demokrasinin bir kuralı, katılımcılığı sağlamak, adayların bir arada halka projelerini anlatması” dedi.

Bütün projelerini, Çanakkalelilerin belediyeden beklentilerini araştırarak hazırladıklarını söyleyen Ayhan Gider ise bunların Çanakkale’de 16 yıldır çözülmeyen ve ötelenmiş problemler olduğunu belirtti.

 

 

GÖKHAN; KÖPRÜYÜ BENİMSİYORUZ, SAHİPLENİYORUZ…

 

Yapım aşamasında olan 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili soruyu yanıtlayan Gökhan; “Köprüyü benimsiyoruz, sahipleniyoruz. Köprüye karşı bir şeyimiz yok. Yeri de doğrudur. Ancak bunun getireceği sonuçları ortak akılla planlamalıyız. Bize düşen mücadelemizle ilgili çalışmalarımızı yaptık. Işıklar’da halk oylamaı yapıp vilayete gönderdik ama henüz bir şey çıkmadı.” dedi.

Gökhan; köprünün yapımıyla birlikte kentin büyümesi ve alınan önlemlerle ilgili yöneltilen soruyu şu şekilde yanıtladı: “Geçen dönemden beri bu hazırlığı yapıyoruz. Geçmişten beri vardı ama fiilen söz konusu olunca başladık. Belediye sınırlarının genişletilmesi adı altında İnsan ve Çevre Merkezli Büyüme projemiz var. Olası çarpık yapılaşmalar için böyle bir hazırlık yaptık. Sayısal halli hazır haritalar ve zemin etütleri hazırladık.”

 

 

GİDER; 30 BİN KİŞİ YAŞADIĞI YERDE TEK BİR YEŞİL ALAN YOK…

 

Mezarlık karşısındaki yeni yerleşim alanındaki yapılaşma konusunda konuşan Ayhan Gider, “30 bin kişinin yaşayacağı bir yerde alandaki belediyeye ait tek yeşil alanı, oradaki çocukların oynayacağı bir park olarak bırakamaz mıyız? Orada kamunun yada belediyenin bir alanı varsa, bunlar kiraya verilmek yerine yeşil alan olarak değerlendirilmeli ve oradaki insanların kullanabileceği alan olarak tahsis edilmelidir. Ama orası özel bir eğitim kurumuna kiraya verildi. O mahalledeki çocukların oynayacağı alan olmasa da olur dediniz” diye konuştu.

Çanakkale’nin giriş bölgesindeki eski Sümerbank arazisine 2.4 imar verilmesinin de doğru olmadığını söyleyen Gider, “Sümerbank sanayi bölgesiydi. Onu değiştirip değiştirmemek belediyenin elindeydi. Belediyenin emsal imar değişikliği var. Turizm alanını konut alanına çevirirken 6 kattan 4 kata indirdiniz. Bu doğru yaptığınız bir işlem. Sanayi bölgesinden konut bölgesine çevirirken de 2.4 değil 1.2 verirsiniz, yeşil alanını da ayırırsınız. Sanayi bölgesi zaten” dedi.

 

Çanakkale’de, kişi başına yaklaşık 2.07 metrekare yeşil alan düştüğünü söyleyen Ayhan Gider, “Bakın bu bir çok ilimizden çok daha aşağıda olan bir rakamdır. Biz, oluşturacağımız yeni alanlarla, hem kent merkezini rahatlatacağız, hem de kişi başına düşen yeşil alan miktarını 10 metrekareye çıkaracağız” diye konuştu.

 

 

GÖKHAN; CEZAEVİ’NİN KARŞISINDAKİ ALAN İSTİSNA…

 

Cezaevi’nin karısında yerleşim alanı ve yeşil alanı ile ilgili soruya cevaben konuşan Gökhan; “Cezaevinin karşısında 1990 yılında, Bulgaristan’dan gelen göçmenler için yer istenmiş ve uzmanlar orada yer aramış. Hazine yerleri. Bir planlaması var. Güzel bir planlama yapılmış. Daha sonra bu alan uçuş konisinin içerisinde kalmış. Hak kayıplarından dolayı spor alanları oluşmuş ve sonrasında oraya bir emsal verilmiş. Sadece orada vardır o. Dolayısıyla buranın o şartlarda bir gereksinimi olmuş. Orası bir istisna. Spor alanı sonra resmi kurum alanına çevrilmiş. Kıyıda rekreasyon alanı ayrılmış ama yeterli değil. Şimdi 50 dönüm yeşil alan planlaması yapıldı orası için” dedi.

 

“ Önemli nokta Sarıçay’ın kaynağının korunması”

 

Sarıçay ve temizlenmesi konusunda gelen sorulara cevaben konuşan Başkan, bu sorunun kaynağının maden işletmelerine kadar dayandığını ve bugüne kadar Sarıçay’da yapılmış olan çalışmaları ve kurumların sorumluluklarını şu ifadelerle aktardı: “Yıllardan beri hazırlığımız, projemiz var. 2014 yılında taşkın koruma amaçlı projenin DSİ planına alınmasını teklif ettik ama maalesef alınmadı. 

Havza koruma planımız var. O Sarıçay’ın kaynağı ile ilgili. Sarıçay Havza Koruma Planı, barajımızın esenliği ile ilgili bir plan. Havza anlamındaki su yönetimi çok önemli.  Bir yeşil kuşak projemiz vardı. Bir Sarıçay Kuşaklaması vardı. Önce Sarıçay taşkın amaçlı koruması var. O elbette DSİ yapacak, bizim uzmanlık alanımız içerisinde değil. Dış kısımları, sahili, peyzajı biz yapacağız. Burada çok önemli bir nokta var Bu da Sarıçay’ın yukarıdan gelen kaynağının korunması. ”

 

 

“DSİ topu devamlı belediyeye atma niyetinde”

 

Gökhan, haritalarla gösterdiği alanla ilgili konuşurken; “Haritada görünen dereciklerden bu baraja su gelir. Bu dereciklerin tepesinde siyanürlü altın işleme tesisi kurulmaktadır. Bunun koruma alanını biz belediye olarak üstlenmek istiyoruz. Tekliflerimiz, mücadelemiz oldu.  Mücadelemiz budur. Altın işleme konusunda danıştaydan bazı kararlar aldık. Başarılı da olduk sayılır. Buna rağmen geçici ruhsatlar verilmeye devam ediyor. Devlet su işleri ile birlikte korumasını üstlenmek istiyoruz. Sarıçay’ın esas bizi ilgilendiren bölümünde iyileştirme çalışması yapılırsa biz onunla ilgili üzerimize düşeni yapacağız. Dere ıslahları DSİ’deki mali sebeplerle hızlı ilerleyemiyor. Çanakkale’nin mevcut içme suyu artıma tesisinin iyileştirilmesi gerekiyordu. İhale oldu. Yeri teslim istediler. Atölyeleri yıktık, teslim ettik. Vatandaş konteynerları koydu. İnşaat yok. 0 ödenekli ihale yapmışlar. Sora ihale iptal oldu. Şu anda ihale yok. DSİ topu devamlı belediyeye atma niyetinde. ” dedi.

 

GİDER; İŞ BÖYLE ÇÖZÜLÜR…

 

Sarıçay hakkında da konuşan Gider, “Sarıçay, yukarıda toprak tutucu bentler yapıldıktan sonra bir kere ıslah edilmeli. Bu sayede her sene ıslah gerekmez. Önüne de iki tane mendirek bu işi çözecektir. Bunu biz DSİ ile birlikte yapacağız. DSİ büyük bir kurumdur. Sayın başkanın az önce söylediği gibi o bölgede ihale yapılmış, yer teslimi yapılmış, yer teslimi yapıldıktan sonra belediye orada alan daraltması yapıyor. Var mı başkanım öyle bir şey?” diye sordu. Gökhan’ın “Hayır” yanıtı üzerine Gider, “Şimdi sizi bilgilendiren arkadaşlar yanlış bilgilendiriyorlar. Ben hemen o belgeleri getirtebilirim. Şimdi diyor ki belediye, ‘ben burada yol genişleteceğim, burada alan daralacak. Yeşil alan olarak planlanan yeri yapmayıverelim.’ Yer müteahhite teslim edilmiş. Diyor ki DSİ, ‘Ben ihaleyi hangi şartlarla yapmışsam bununla müteahhitten iş isterim.’ Maçın ortasında kural değişmez. Fakat belediye yeşil alandan kısılmasını istiyor” dedi. Program devam ederken kendisine gelen bir bilgiyi paylaşan Gider, “DSİ’nin müteahhitle sözleşmesi bitmemiş, sözleşme devam ediyor. Müteahhit belediye plan tadilatından vazgeçerse çalışmaya devam edecek. Şantiyesi orada hazır” dedi. Gökhan, plan tadilatından vazgeçtiklerini söyleyince Gider, “Tamam, siz yazışmayı seviyorsunuz. Bu ‘belediyenin yazısını iptal ettik’ diye Pazartesi günü yazışmaları yaparsanız, yada birlikte gidelim. Müteahhit kazmayı vursun. İş böyle çözülür” dedi.

 

 

GÖKHAN; TARIM ALANLARINI KORUYAN UYDU KENTLER ÖNGÖRDÜK…

 

Haritalarla konuşmasını destekleyen Başkan Gökhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Umurbey sınırına kadar varan çalışmayı öngörüyoruz. Bu süreçte kentin genişleme alanları itibariyle şöyle bir düşüncemizi ortaya koyduk: Köprü adı geçince herkes bir hücum ediyor. Fakat planlama yok. Fiyatlar artıyor. Tarlalar değerlendi. Arsa yok tarım alanı. Kentin birbirine eklenerek gitmesi uygun değil. Kent, mevcut sınırlarını mücavir alanıyla beraber planlayıp oradaki tarımsal, orman, mera alanlarını koruyarak uydu kent marifetiyle büyümesini öngördük.  Lapseki’ye kadar bir çalışma yapılması lazım. Tabi bu sadece belediyenin yapılacağı iş değil. Bu süreçte bu düşüncelerimizi koruyoruz. Sadece kentleşme ile ilgili değil. Kentin ötesinde alt yapılar da var. Su kaynakları meselesi var. Biz buna yerleşmeler ağı dedik. Köyler, muhtarlıklar, civardaki yerleşmeler gibi ağlar kurulması gerekir. Havza bazında depolama alanımızı katı atık birliği ile çözdük. Bir ortak akıl bulduk. Yerel yönetimler, tarım, orman gibi kurumlar iş birliği ile bu alanlarda hızlı bir biçimde planlanması lazım. Planlamazsanız hemen bozuluyor. Hemen gecekondulaşma başlıyor. Hemen kaçak yapılar başlıyor. Örnek; Işıklar.”

 

GİDER; ALTIN MADENİ BANA SORULACAK EN SON SORU…

 

Altın madenleri konusuna da değinen Ayhan Gider, “Kimisi iş yapar, kimisi konuşur. Ben, 10 sene boyunca o altın şirketlerinin ruhsatını, imzalama yetkim varken imzalamayan adamım. Çıktın her gün eylem yaptın. Ben, eylem yapan adam değilim. Ben iş yapan adamım. Eylem yapmak benim işim değil. Kimin işiyse o yapsın. Altın madenleri konusunda tavrım çok nettir. Yer altındaki her kaynak çıkarılabilir. Ne zaman? Yeterli teknoloji ve çevreye zarar vermeyeceğine Çanakkale halkını ikna etmek şartıyla. Ben Alamos’tan ikna olmadım ve ruhsatını imzalamadım. Bu demek değildir ki sonsuza kadar orada altın çıkarılmayacak. Hiç öyle bir derdim yok. Bir ülkenin yer altı zenginlikleri o ülkenin kaynağıdır. Günün birinde gelir der ki; ‘Ben yeni bir enjeksiyon sistemi yaptım. Enjektörle çekiyorum.’ Çıkarmayacak mıyız? Altın yer altında kalsın diye derdimiz mi var? Ama eğer buna önem vermeseydim, o ruhsatı imzalar geçerim. Binlerce ruhsat imzalamış adamım. Bu bana sorulabilecek son soru. Tekrar söyleyeyim, bu yaz ki izin Danıştay kararıyla iptal edilmedi. Bakanlıkta bunu iptal ettirenlerden birisi benim. Diyorsanız ki bunu basına bildirdiniz mi? Bakın ben 10 sene Genel Sekreterlik yaptım. Araştırın kaç tane basın toplantısı yapmışım? Basın toplantısı yapmak benim işim değil. Basın toplantısını kim yapacaksa yapsın. Ben işimi yaparım” dedi.

 

 

GÖKHAN; KENT TRAFİĞİ NEFES ALACAK…

 

Kentin en büyük sorunlarından olan ulaşım ile ilgili konuşan Başkan, kent trafiğine nefes aldıracak projelerini anlattı: “Ulaşım sorunu arabalı vapurun şehir içine inmesiyle başlıyor. Demircioğlu’nda otopark yapılırsa da park yapılmayacağını sanmıyorum. İnsanımız böyle bir yapıya sahip. Güzergah projemiz hazır. Atatürk ve İnönü Caddesi tek yön hale gelecek. Proje trafik komisyonundan geçti.  Kavşak projemiz var. Projelerimiz hazır hayata geçmek üzere. Seçimlerden sonra hemen planlaması yapılacak. Çanakkale’de otopark sorunu var, araç sayısı fazla. Belediye İş Merkezi’nin altında, Cennet Otopark’ın alanında vardı, maalesef şimdilik kriz dolayısıyla durdu. Belediye binasında var. Onun dışında da katlı otopark çözümlerimiz var. Asansörlü otopark çözümlerini hemen başlatacağız. Barbaros ve Cevatpaşa da dahil. 8 bölgede akıllı kavşak uygulamamız var. Otobüsleri her geçen gün arttırıyoruz. Küçük otobüsler artık kalmayacak. Kepez büyüdü. Güzelyalı, Dardanos’a yerleşenler arttı. Karacaören de olursa yeni güzergahlar olabilir. Mevcutlar da kalabilir. Evet  1 saat sürüyor ama Çanakkale ince uzun bir kent. Aralara da giriliyor. Duraklar çok kısa aralıklarda onlar yeniden düzenlenebilir. Bisiklet yollarımız genişletilecek. Bir Deniz Taksi projemiz vardı. Hazırladık ve bakanlıktan onay bekliyoruz. Arabalı vapurun düzenlenmesi gerekiyor.”

 

 

GİDER; BEN EVRAK SEVMEM, İŞ YAPMAYI SEVERİM…

 

Çanakkale’nin en önemli probleminin trafik ve otopark olduğunu da söyleyen Gider, “Bakın Çanakkale’de çok ciddi bir otopark problemi var. Bu, trafiği de olumsuz etkiliyor. Bakıyoruz, hala yapılmış bir otopark yok. Biz, burada yapacaklarımızı anlatıyoruz. Ama ortada 16 senedir çözülmeyen sorunlar var. Ben, bütün projelerime tarih veriyorum. 16 sene beklemeye gerek yok. Göreve geldiğimizin ilk senesinde, bütün mahallelere yayılmış halde

 

5000 araçlık katlı otopark yapacağız. Vatandaşa aracını bırakabileceği bir yer gösterirseniz, kimse o kadar para verip satın aldığı aracını yol kenarında bırakmayı istemez. Şu anda yollar yüzde 50 kapasiteyle kullanılıyor. Bası bölgelerde yolların sadece yüzde 30’undan faydalanılabiliyor. Barbaros mahallesinin ara sokaklarında, yüzde yüz kapalı yollar var. Allah göstermesin, bir yangın çıksa, itfaiyenin giremeyeceği yollar var. Bunlar çok önemli ve çok acil çözülmesi gereken sorunlar. Ben, otopark sorununu 1 yıl içerisinde çözeceğimi söylüyorum. Bütün projelerimizi de ilk 3 yıl içerisinde bitiririz. Ben, iş yapan adamım. Ben ‘evrak gitti evrak geldi’ işlerini sevmem. O memurların işi. Benimle çalışanlar bilirler. Bana bir işle ilgili 40 dosya da getirseniz, ‘İş bitti’ lafından daha fazla önemi yok. İş bitmemişse, o evrak gelmiş, bu evrak gitmiş ne önemi var? Benim tarzım bu değil. Benim tarzım, ben bir iş yapılacaksa o işi yapar geçerim. Evrakla uğraşmak memurların sevdiği bir iş. Ben iş yapmayı seviyorum” diye konuştu.

 

 

GÖKHAN; KÜÇÜK SANAYİ BİR TÜRLÜ İŞİNİ ÇÖZEMEDİ…

 

Sanayinin taşınması hakkında konuşan Gökhan; “Küçük Sanayi Sitesi artık bir sakız haline geldi. Mevcut iktidar bunu çözmemekte direniyor. Nereye yapılacağı belli. Mera alanı var, alanın vasfını kaybettiği söyleniyor.  Elbette ki Küçük Sanayi Sitesi bir şekilde taşınmalı. Çünkü tıkandı. Artı, iki tane küçük sanayi alanı var. İnsanların artık ihtiyacı var, yer lazım, alan iyileştirmesi lazım. Dolayısıyla şehrin dışına gitmesi lazım. Orada konut için gerekli olan yeşil alanı oluşturduk. Küçük Sanayi taşınırsa onlara bu hakkı vermiş olduk ama Küçük Sanayi bir türlü işini çözemedi.  Sonuç  itibariyle sorunun çözülmesi lazım. Küçük Sanayi’nin bir an önce yerinin bulunması gerekir. ÇTSO anlaşmış duruda OSB de anlaşır diye düşünüyorum ama bir an önce taşınmalı ve o alanın da iyileştirilmesi lazım.” ifadelerini kullandı.

 

“Mezbaa, kooperatifleşme kanalıyla yapılacak”

 

Başkan Gökhan, çok tartışılan mezbaa ile ilgili soruyu yanıtlarken; “Laf olsun diye mezbaa yapmaya, sağlıksızlığa vicdanım el vermez. Mezbaanın durumu çok kötüydü, kapattık. Bu çağ için eski tip bir mezbaaydı. Çok fazla şikayet geliyordu. Oradaki en ufak hata bile kötü. Kooperatif ile birlikte et işleme tesisi ile beraber olursa çok da güzel olur. Kırsal bir alanda, yerleşim alanı olmayan bir yere yapılması sağlayacağız. Çanakkale içinde olmaz, kırsal bir alan gerekiyor. Kooperatifleşme kanalıyla yapılmasını öngörüyoruz. O şekilde olması için teşvik edeceğiz. Olmaması halinde başka biçimde çözeceğiz.” dedi.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş