Çanakkale’de mangal kömürcülüğü üretim uzun yıllardır yapılıyor. İl genelinde irili ufaklı birçok ocak bulunuyor. Sizin mangal sefası yaparken kullandığınız kömürü üretmek çok zorlu bir iş, cefa gerektiriyor. Mangal keyfinizi yaptığınız o bir paket kömürün arkasında isli ve dumanlı hayatlar var.
Mangal Türk insanının tartışılmaz en büyük zevki. Dostlarla gidilen pikniklerin yaz akşamlarının vazgeçilmezidir mangal. Mangalın üstünde pişen nar gibi kızarmış etlerin, balıkların, domateslerin ve biberlerin tadına doyum olmaz.
Mangal için olmazsa olmazda mangal kömürüdür. Mangal yaparken marketten satın aldığınız kömürün nasıl yapıldığını çoğumuz bilmez. Mangalcının sefası kömürcünün cefasıdır mangal kömürü. Yapımı oldukça zor ve zahmetlidir. Bu işle uğraşanların yüzlerindeki kara kömür karasıdır bu işte ekmek parası ancak böyle kazanılır.
Mangal kömürü her ağaçtan elde edilmiyor. Ağacın dayanıklı olması lazım meşe ağacı bunun için en ideal ağaç. Meşe ormanları da yoğun olarak Biga’da bulunduğu için Biga’daki ocaklara misafir olduk bizde. Rüzgara açık olmaya dere kenarlarında kurulmuş ocakların biri sönüyor biri yanıyor. Tüten dumanlar kömür ocaklarının yerini hemen belli ediyor.
Mangal kömürünün hm maddesi odun en iyi kömürde meşe odunundan oluyor. Öncelikle odunlar eşit parçalarda kesiliyor. Odun kömürü üretimi için kurulan, üzeri toprakla örtülü ocağa “torluk” deniyor. Torluk kurulurken, ortasından 30 cm mesafede olmak üzere 3-4 sırık dikiliyor. Torluktan daha yüksek olan sırıklar, yanma aşamasında baca görevi görebilmeleri için birbirleri ile birleştiriliyor. Baca içerisine kolayca yanabilen talaş, yonga, çalı-çırpı doldurulur. Baca etrafına ise, havalanmayı sağlamak amacı ile ince çaplı veya yarılmış kuru haldeki odunlar altlık olarak yerleştiriliyor. Daha sonra kömür haline getirilecek odunlar çepeçevre dikine olarak istif ediliyor ve çevreye doğru gidildikçe odunların çapı giderek inceliyor. Odunların çok güzel bir şekilde yerleştirilmesi gerekiyor herhangi bir boşluk tüm yapılan işin boşa gitmesi demek.
Kömürleştirme esnasında hava ile doğrudan teması kesmek üzere istifin üzeri bir örtü ile kaplanıyor. İlk olarak saman onun üzerine de killi toprak, kömür, kırıntı ve tozları ile çamur haline getirilerek hazırlanan toprak örtüsü 5-10 cm kalınlıkta olacak şekilde torluğun üzerine sıvanarak kaplanıyor. İç kısımda, torluğun ilk kuruluş aşamasında hazırlanan tutuşturma kanalından yararlanarak baca içerisindeki talaş, yonga, çalı-çırpı gibi tutuşturucu maddelerle ocak üstten yakılıyor.
Ocak büyüklüğüne göre 10-15 gün yanık kalıyor. Bu sayede hava alamayan odunlar çok yavaş ve yüksek derecede yanıyor. Ocağın yanmasıyla geceli gündüzlü bekleyiş başlıyor. Torluğun yanması emeğin yanması alın terinin kül olması demek. Ateşin ilerlemesini ve dumanın rahat çıkmasını idare etmek için torluğun üst kısımlarından başlayarak toprak örtüsü deliniyor. En zoru da bu, nefes almanın imkansıza yakın olduğu bir ortamda dakikalarca toprak havalandırmak gerekiyor.
Bu deliklerden ilk önce su buharı çıkıyor, daha sonra ise sarı renkte bir duman yükseliyor. En sonunda ise mavi renk göze çarpıyor. Mavileşme görülünce kömürleşme sona ermiş demektir. Bundan sonra delikler tıkanıyor. Torluğun dip kısmına açılan deliklerden beyaz duman çıktığı görüldüğü zaman kömürleşmenin sona erdiği anlaşılıyor. Ve harman zamanı sönmüş ocağın toprağını döne döne temizleyip içinden kömür çıkarmak. Çıkan kömürler daha fazla yanmamaları için ıslatılan kömürler daha sonra geçici olarak çalışan işçilerin yardımıyla poşetlere ve çuvallara dolduruluyor.
Yaklaşık 100 kg odundan 20 kg kömür elde ediliyor. Bu ocaklarda çalışan yakıcılar günün 24 saatini ocakta geçiriyorlar. Bu dumana, bu kokuya alışan birinin bir daha kolay kolay bu işi bırakamayacağını söylüyorlar. Uzun lafın Mangal kömürleri gerçekten büyük emek ve alın teri harcanarak üretiliyor.