Yazı yazma becerisi, görsel ve motor becerilerin kazanımını gerektiren bir süreçten oluşur. Bu becerinin kazanılmasının ilkokul yıllarındaki okul başarısını belirleyen bir faktör olması dışında, çocukların duygularını ve düşüncelerini diğer insanlara iletebilmeleri ve iletişim kurabilmeleri açısından da büyük bir önemi vardır.
Okulda çocuklara gün içerisinde yazı yazma becerisi kullanımını gerektiren birçok görev veriliyor. Örneğin derste not almak, tahtadan bakarak yazmak, yeni metinler oluşturmak, sınav olmak. Öyledir ki, yazı yazma becerisinin, çocukların okul başarısı üzerinde önemli bir etkisi vardır.
Yetişkinlerin penceresinden bakıldığında ise modern teknolojinin yoğun kullanımına rağmen yazı yazma becerisi günlük hayatımızın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Elimize kalem aldığımız zamanlar elbette oluyor ve elle yazı yazmak birçok kişiye artık zaman kaybı, zorluk gibi geliyor. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, ses kayıtları, fotoğraflar derken kalemden bizi uzaklaştıran çok fazla teknoloji hayatlarımızda mevcut. Ama siz de benim gibiyseniz, inadına kalem, inadına defter, hem de renk renk, çeşit çeşit… Kalemsiz olmaz…
Peki yazı yazma süreci nasıl gerçekleşiyor?
İnce motor kasların gelişiminin, yazı yazma becerisinin kazanılmasında büyük bir etkiye sahip olmasının yanında dikkat, hafıza ve dil gelişimi gibi etkenlerin de bu becerinin kazanılmasındaki etkileri büyük. Önce soyut olarak bir harfin nasıl yazılacağına dair bilginin öğrenilmesi, ardından hatırlanması ve zihinden çağrılması gerekiyor. Daha sonra yazılacak olan yazının boyutu, hızı gibi değişkenler motor kaslara iletiliyor. Bu bilgilerin motor kaslara iletilmesiyle, yazı yazmak için kaleme uygulanması gereken baskı belirleniyor ve yazı yazma süreci başlıyor. Bir harfin nasıl yazılacağına dair olan bilgi tam olarak öğrenildiği zaman zihnimizde diğer süreçler için, fikir üretme, kelime türetme, oluşturulan yazıyı gözden geçirebilme gibi süreçler için yer açılabiliyor. Bu süreçte biz ebeveynlerin ve çocukların unutmaması gereken en önemli nokta, yazı yazma becerisinin zamanla ve en çok da yazarak kazanıldığı…
Yazı yazmayı sevmek…
Yazmak için önce okumak, okumak için de bir şeyleri dert edinmek gerekir diye düşünüyorum. Heyecanla sarıldığımız şiirler, öyküler, romanlar bir dönemi yansıtırcasına bir şeyler anlatmak derdinde. Yazmak bu nedenle bir dert edinmek bence. Bir yazı duyarlılıkla başlayıp, bilgi birikimi ile ilerleyen bir sürecin sonucunda ortaya çıkıyor. Bu birikim çok okumak ve okuduğunu anlamlandırabilmek ile mümkün.
Toplum olarak okuma alışkanlığımız gibi, yazma becerimizin de çok geliştiğini söylemek mümkün değil. Bu nedenle “Neden yazamıyoruz?” ve “Nasıl yazacağız ?” soruları üzerine düşünmek gerektiğini belirtiyor uzmanlar. Yazı yazmanın zihin sağlığını desteklediğine yönelik çeşitli çalışmalar mevcut. Ben buna katılıyorum. Çünkü ben de çok stresli, çok mutsuz veya mutlu hissettiğimde elimde kalem, defter kendimi bir şeyler yazmak için otururken buluyorum. Bu bir şeyler yazmak, aslında ne hissettiğimizi anlatmakla da ilişkili. Yazma eylemi, hem düşüncelerimizi hem de hislerimizi kapsayan oldukça önemli bir araç. Ancak günümüzde çocukların genel olarak yazı yazmayı çok sevmediklerini gözlemliyorum. Yazma onlara sıkıcı ve yorucu geliyor… İşte onlara bunu anlatmaya çalışıyorum, yazmayı sevmenin de önemli olduğu noktalar olduğunu onlara gösteriyorum.
Farklı farklı yazı türleri olduğunu biliyoruz. Genel olarak, sadece yazı yazmanın nasıl büyülü bir eylem olarak hayatımızda var olabileceğinden en temelinden başlayarak bahsetmek istedim. Kendinize mutlaka zaman ayırın ve kafanızdan geçenleri yazın. İnanın ki yaşamınızı daha anlamlı bir hale getirmek için önemli bir adım atmış olacaksınız.
“Söz uçar yazı kalır.” atasözünün modern zamanlardaki kullanımında “Yaptığını yaz, yazdığını uygula.” şeklinde karşımıza çıktığını okudum bir yerlerde. Eskiden “Söz dilden dile, kulaktan kulağa daha hızlı gider, yazılı metin kendisini taşıyan kadar hızlıdır.” inanışı varmış. Oysa yazı, bir sözü kalıcı kılar. Sözün izi yoktur, yazı varlığını gösterir.
İki güzel alıntı bırakıyorum yazmak üzerine…
Sevgiyle kalın…
“Yazmak güzel şey; hem kendine, hem bir kalabalığa konuşmak gibi iki zevki birleştiriyor.” (C. Pavese)
“Düşünme yazma sanatının ilk adımıdır.” (E. Chartier)
Ebru MUTLU ÖZDAMAR
Okul Öncesi Eğitimcisi