“Sen anlamazsın!”, “Çocuklar karışmaz!”, “Buna büyükler karar verir.”, “Büyükler konuşurken çocuklar araya girmez.”
Veya…
”Sen ne istersen onu yapalım.”, “Ne istersen onu izleyelim.”, “Sen nereye istersen oraya gidelim.”, “Ne istiyorsan onu pişireyim.”
Bu cümlelere hiç de yabancı değiliz değil mi?
Peki çocuklarımız gerçekten anlamaz mı? Ya da neleri anlar, neleri anlamaz? Yoksa “Sen anlamazsın.” demek daha mı kolayımıza geliyor? Çocuklarımız ne isterse onu mu yapmalıyız? Onlarla nasıl konuşmalıyız?
Bazen çevreden duyarız, “Çocuklarınızla arkadaş olun.” diye. Ya da bazen de çocuklarla arkadaş olunmayacağı, yoksa onları eğitemeyeceğimiz söylenir.
Çocukların duyguları beynin gelişmesiyle birlikte şekillenmeye başlar. Büyüdükçe artık birçok duyguyu yaşamaya başlar. Bu da çevresindeki her şeyin ona etki edeceğinin göstergesidir. Peki biz ebeveynler çocuklarımıza nasıl yaklaşmalıyız? Çocuklarımızla sağlıklı iletişim kurmak, eğitmek, öğretmek çok da kolay değildir. Değişik yöntemler ve yollar bulur, deneriz. Her ebeveyn kendi yaşantısına, adetlerine, öğrendiği şeylere uygun yöntemler dener. Önemli olan bu yöntemler içinde sadece en iyisini bulmak değil, aynı zamanda bu yöntemi kendi çocuğumuzun kişilik yapısına, davranışlarına uygun bir şekilde kullanmaktır.
Arkadaş mı, ebeveyn mi konusuna gelince, çocuğumuzun öncelikle ebeveyni olduğumuzu vurgulamak isterim. Bunu unutmamalıyız. Ebeveynlik sorumluluklarımızı bilip bu duyguyu çocuğumuza da yansıtmalıyız ki, çocuğumuzu büyütürken zorluk çekmeyelim. Çocuğuna ebeveyn olmanın ağırlığını hissettiremeyen aileler, her zaman çocuğunun istediklerini yapmaya mahkumdur. Çocuğumuzun arkadaş olacağı pek çok kişi olacak, ancak anne ve babası sadece bir tanedir. Bu sebeple çocuklarımızın bizim ebeveynliğimize ihtiyacı vardır.
Çocuğumuz ile arkadaş olmak demek, her konuda eşitlik demektir. Bu da sınır ve kurallarımızın ve de otoriterimizin olamayacağı anlamına gelir. Sınır ve kuralın olmadığı bir evde çocuklar yönlerini kaybederler. Kendilerini güvende hissetmezler. Oysa çocuklar anne ve babalarına güven duyarlar. Ebeveynlerinin her koşulda kendilerini koruyacaklarını bilirler. Ancak tüm bunlar arkadaşlık ilişkisi için geçerli değildir. Çocuğumuzun ebeveyni değil de arkadaşı olursak, ‘’hayır’’ dediklerimizi önemsemeyecek ve bizi dinlemeyecektir. Hatta bu durumun sonucu öfke ortaya çıkacaktır. Ebeveyn olmak demek katı, baskıcı, aşırı kontrolcü olmak değildir. Ebeveyn çocuğun pusulasıdır. Yön gösteren, farkındalık oluşmasını sağlayan, deneyimlemesine izin veren…
Evet, bir noktada çocuğumuzun aynı zamanda arkadaşıyız da… Çünkü arkadaşı olamazsak, onun ne hissettiğini, nelerden hoşlandığını, zevklerini ve yaşam tarzını doğru şekilde çözemeyiz. Çocuğumuzla güzel iletişim kurabilmek için bu bilgilere ihtiyacımız vardır. Her ilişkide olduğu gibi çocuğumuzla ilişkimizde de her şeyi dengede tutmalıyız. Örneğin iletişimimiz güzel olsun diye çocuğumuzun bütün zevklerine uymak, her şeyi onun sevdiği ve istediği şekilde yapmak yerine; ona kendi zevklerimiz olduğunu vurgulayıp, onun zevklerine de ortak olmaya çalışmalıyız. Siz sanat müziği sevebilirsiniz ve çocuğunuz da bunu bilmeli. Fakat bu sizin onunla arada rock ya da pop dinlemenize engel değildir. Ya da hamburger sevebilirsiniz fakat bu arada çocuğunuzla pizza partisi yapmanıza engel değildir. Böylece çocuklarımız “Annemin ya da babamın farklı zevkleri var, fakat beni önemsedikleri için benim zevklerime de eşlik edebiliyorlar.” şeklinde düşüneceklerdir. Çocuğumuzla paylaşımlarımızı bu doğrultuda dengeleyebilmemiz en doğru yaklaşım şeklidir.
Bunun getirisi de şudur ki, çocuk ailesinden öğrendiği ve algıladığı şekilde ileride kurduğu ilişkilerde karşısındakinin zevklerine ve yaşantısına saygı duyup ortak paylaşımlarından zevk alabilmeye çalışacak, ama aynı zamanda kendi zevk ve ihtiyaçlarını da ertelemeyecek, böylece hem cinsleriyle ve karşı cinsle ilişkilerinde çoğunlukla mutlu olacaktır.
Ebeveyn olarak kuralları belirlememiz ve çocuğumuzun bu kurallara uymasını bekliyor olmamız doğrudur. Fakat arada aileyi ilgilendiren bazı konularda, aile toplantıları yaparak onun da fikrini sormak, mantıklıysa değer vermek ve uygulamak çocuğumuzun sorumluluk kazanmasına, kişilik gelişimine ve gurur duyma duygusunun gelişmesine olumlu etki edecektir. İleride ilişkilerinde adaletli, karşı tarafın da düşüncelerine saygı duyan, değer veren bir kişi olmasına zemin oluşturacaktır.
Sonuç olarak çocuğumuza verdiğimiz her doğru mesaj, onun ilerdeki hayatını, ilişkilerini, yaşam tarzını ve olaylara bakış açısını belirleyecektir. Çocuğumuzun sadece ebeveyni olmak onu kendimizden uzaklaştırır, sadece arkadaşı olmak da onun aile kurallarına ve bizim eğitimimize uymasını engeller. Çocuklarımıza sağlıklı, anlayışlı, tutarlı ve kararlı anne-babalar oldukça, onlar da hayata güvenle hazırlanıp, doğru ilişkiler, arkadaşlıklar kurup yarınlara umutla bakabileceklerdir.
Sevgilerimle…
Ebru MUTLU ÖZDAMAR
Okul Öncesi Eğitimcisi