Prof. Dr. Doğan Perinçek, 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü öncesinde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Marmara Denizi’nde yaşanan sessizliğe dikkat çekip, büyük bir deprem uyarısında bulundu…
Depremler konusunda yaptığı paylaşımlar nedeniyle sosyal medyada hatırı sayılır derecede takipçisi olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Doğan Perinçek, Facebook hesabından bugün yeni bir paylaşımda bulunurken, uzmanların sürekli dillendirdiği beklenen büyük Marmara, ya da İstanbul depremine dikkat çekti.
‘Marmara Denizi ve dolaylarında neler oluyor?’ başlığıyla paylaşımda bulunan Perinçek, Marmara Denizi’nde bugün saat 11.39’da 3.8 kilometre derinlikte meydana gelen 3.3 büyüklükteki depremin son 30 günün en büyüğü olduğunu belirtti.
MARMARA VE DOLAYI NEDEN BU KADAR SESSİZ..?
Son 1 ayda Marmara Denizi dolayında toplam 13 deprem yaşandığını hatırlatan Perinçek, “16 Ağustos 2017 tarihinden önceki 7 gün içinde Marmara Denizi ve dolayında sadece 4 deprem yaşadık. 8 Ağustos 2017 tarihinden önceki 7 gün içinde Marmara Denizi ve dolayında sadece 5 deprem yaşadık. Önceki aylarda her gün ortalama 2-3 depremin yaşandığı Marmara ve dolayı neden bu kadar sessiz? Neden son 16 günde sadece toplam 9 deprem oldu? Marmara birçok yerbilimcinin uyardığı büyük depreme hazırlık içinde mi, bunun için biriktirdiği enerjisine ekleme mi yapıyor? 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümüne gelirken bize yeni bir uyarıda mı bulunuyor? Bugün olan 3.3 büyüklükte deprem beklediğimiz depremin öncüsü olabilir mi? Bu deprem öncü olmasa bile, öncü gibi düşünüp geciktirdiğimiz tedbirleri almak için, bizim bu son depremi bir uyarı olarak almamız gerekmez mi? Bir jeolog olarak tek dileğim, her an gelebilecek büyük Marmara depreminin bize ihtiyacımız olan zamanı bırakması” ifadelerini kullandı.
BİZİ YÖNETENLERE GÜVENİM AZALDI…
Beklenen depremin Marmara Denizi’nde yada dolayında olabileceğine dikkat çeken Perinçek paylaşımında şu ifadelere de yer verdi:
“İstanbul dışında Kuzey Anadolu Fayı’nın geçtiği herhangi bir yerde büyük depremi yaşayabiliriz. Yetkililerin ya da bilim insanlarının bu konuda uyarıları yeterli değil. Halkımıza da büyük görev düşüyor. Depremin zararını azaltmak için değil de rant için gayret gösteren kişileri denetlemek hem yerel yönetimlerin hem de halkımızın görevi. Deprem korkusunu ranta çevirmek isteyenlere ve bunu siyasi amaçları için kullananlara fırsat vermeyelim. Her geçen gün daha da kirlenen ticaret hayatının denetlenmesi ancak halkımız tarafından sağlıklı bir şekilde yapılacağı inancındayım. Bunu söylediğim için üzgünüm; itiraf ediyorum benim bizi yönetenlere güvenim azaldı! Bunun için delil mi istiyorsunuz. Özellikle İstanbul’da yeniden yapılaşmayı yapan kuruluşlardan bazılarının içler acısı tutumuna yakından bakın.”