Dünyanın en ünlü tarihi eser kaçakçısının Çanakkale’de kaldığı evin, devlet gözetiminde sponsor desteğiyle müzeye dönüştürülecek olması şaşkınlık yarattı…
Dünyanın en ünlü tarihi eser kaçakçısının Çanakkale’de kaldığı evin, devlet gözetiminde sponsor desteğiyle müzeye dönüştürülecek olması şaşkınlık yarattı.
2018 Troya Yılı kapsamında, AK Parti Grup Başkanveki ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın katkılarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen “Troya Hazineleri-Asırlık Hasret” belgeselinde Troya’yı bulan ancak hazineleri çalarak yurt dışına kaçıran Alman Arkeolog Heinrich Schliemann, antik kenti harap eden bir hırsız olarak tanıtılmıştı…
Anadolu’nun kadim değeri olan Troya’nın dünyaya tanıtılması için uluslararası ölçekte başlatılan kültür ve turizm hamlesine destek veren OPET, “2018 Uluslararası Troya Yılı” nedeniyle yenileyerek ‘Arkeo-Köy’e dönüştürdüğü Tevfikiye’nin ardından Troya Milli Park’ı bölgesindeki yer alan Çıplak köyünde Rehabilitasyon Çalışmalarına başlamıştı.
Çanakkale Valiliğinin desteğiyle sürdürülen proje kapsamında, Troya’yı bulan Alman arkeologun köyde kazılar süresince kaldığı evinin de müzeye dönüştürüleceği öğrenildi. Ancak söz konusu arkeologun Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından, tarihi kalıntıları harap eden ve bulduğu paha biçilemez hazineyi çalarak yurt dışına kaçıran mezar soyguncusu bir hırsız olarak kabul ediyor olması kafaları karıştırdı.
TURİST ÇEKMEK İÇİN İHYA EDECEKLER…
Alınan bilgiye göre, Homeros’un ‘İlyada Destanı’ndan esinlenerek 1870’li yıllarda Çanakkale’ye gelen ve yaptığı kazılar sonucu Troya Antik Kenti’ni bulan Alman Arkeolog Heinrich Schliemann’ın, Çıplak köyünde yaklaşık 150 yıl önce 10 sene boyunca kaldığı ev sponsor desteğiyle müzeye dönüştürülüyor. Temmuz ayında başlayan ve evin tarihi dokusuna zarar verilmeden yürütülen restorasyon çalışmalarının Nisan ayının sonlarına doğru tamamlanması hedefleniyor. Troya Müzesi yolu üzerinde bulunan Çıplak köyünün genç muhtarı Ufuk Göçoğlu ise, Alman arkeoloğun kaldığı tarihi evin müzeye dönüştürülmesinin ardından çok sayıda yerli ve yabancı tarih meraklısının köyü ziyaret edeceğine inandıklarını ifade ediyor.
BAŞARILI BİR ARKEOLOG MU, YOKSA MEZAR SOYGUNCUSU MU..?
Fakat bugün devlet gözetiminde evi müzeye dönüştürülmek istenen ve yarın heykeli dikilerek onurlandırılır mı bilinmeyen Alman Arkeolog Heinrich Schliemann, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Troya hazinelerini çalan bir hırsız olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda, her fırsatta Troya’yı talan ve tahrip eden bir mezar soyguncusu olarak tanıtılıyor ve uluslararası platformlarda bu gerçek haykırılarak hazinelerimizin ait olduğu topraklara iade edilmesi isteniyor.
Bu kapsamda ki son propaganda “Troya Hazineleri-Asırlık Hasret” belgeseli oldu. 2018 Troya Yılı kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen bu tek filmde, Troya’yı tahrip ve talan eden Schliemann’ın paha biçilemeyen altın eserlerden oluşan hazineleri nasıl çalıp yurt dışına kaçırdığı işlenmişti. Belgesel, AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın katkılarıyla, Çanakkale ve İstanbul galalarının ardından TBMM’de özel gösterim ile bakan ve milletvekilleriyle buluşmuştu.
HAZİNE AVCISIYDI, TROYA’NIN KALBİNİ SÖKÜP ALDI…
AK Parti Genel Başkanvekili ve eski Kültür Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile Milletvekili Turan’ın görüşlerine de yer verilen belgeselde, bugün kaldığı ev müzeye dönüştürülerek onurlandırılmaya çalışılan Alman Arkeolog Heinrich Schliemann için şu çarpıcı tanım yapılmıştı;
“Troya Hazineleri 1873 senesinde Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından önce Yunanistan’a daha sonra ise Almanya’ya kaçırıldı. Schliemann, tacirdi, hazine avcısıydı. Çocukluğunda hayalini kurduğu hazineler uğruna önüne çıkan herkesi yıkıp geçti. Kazdığı tabakaları bir köstebek yuvasına çevirdi, Troya kazı başkanı Rüstem Aslan’ın ifadesiyle Troya’nın kalbini söküp aldı.
1870 yılında Troya’da kazı izni aldı ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı kazı protokolüne uymayarak hazineleri, yaptığı sinsi planla bir gece vakti Karanlık Liman’dan bir daha geri gelmemek üzere kaçırdı. Schliemann hatıralarında ‘Tüm uygar dünya bu yaptıklarımdan dolayı beni ayakta alkışlayacak’ diyordu fakat Anadolu insanının hafızasında ve Osmanlı arşivlerinde eserleri aşıran bir hırsız olmaktan kurtulamadı. Yağmalanan eserler tam bir asırdır ana vatanına hasret.”