Merhabalar sevgili okurlar…
0-6 yaş arası çocukların gelişimi tüm dünyada aynıdır, yani tüm çocuklar aynı yaşlarda yürürler, konuşurlar vs. Çevre faktörleri de devreye girince, ebeveynler çocuklarının gelişimine katkıda bulunmak istemeye başlarlar ve dolayısıyla hep şu sorular zihinde dönmeye başlar: ”Çocuğu Hangi Kursa Gönderelim? ”, “Ne Zaman Gönderelim?” İşte bu hafta biraz bu durumdan bahsetmek istedim.
Teknolojinin olumsuz getirileri, en çok çocuklar üzerinde kendini gösteriyor desek pek de yanlış olmaz. Bunu daha önceki yazılarımda da dile getirmişliğim olmuştu. Bilgisayar başından kalkmayan ya da telefonu elinden düşürmeyen çocuklar, tüm ebeveynlerin ortak kaygısı. Öyle ki artık çocuklar, sohbet etmeyi mesajlaşmak; sosyalleşmeyi de çeşitli platformlara fotoğraf yüklemek zannediyorlar… Ekran karşısındaki çocukların vücudunun ve beyninin ürettiği şeyler çok sınırlı. Öğrenmenin 3 ayağı var; Görsel, işitsel ve dokunsal. Oysa ki, ekran sadece görsellik sunuyor. Bunu unutmayalım!
Peki, bu durumda ne yapabilirsiniz? Duyarlı ve bilinçli ebeveynler, çocuklarının gelişimini olumsuz etkileyecek bu faktörlerden biraz da olsa uzak kalmalarını sağlamak ve onları olumlu yönde desteklemek için eğitici kurslara başvuruyor, çocuklarının hem zihinsel hem de sosyal açıdan gelişimlerine bu şekilde destek oluyorlar.
Ama tabi ki her şey tadında güzel. Bazı anne ve babalar çocuklarının her şeyi biliyor ve yapıyor olmasını istiyorlar. Dersleri çok iyi olsun, piyano çalsın, tenis oynasın, iki yabancı dil birsen öğrensin… Dersleri daha iyi olsun diye eve özel öğretmen tutuyorlar. Çocuk hep tam puan alsın istiyorlar. Anne – babaların bu noktada biraz durup düşünmesi, neden her şeyi tam istediklerini sorgulamaları gerekiyor. Benim cevabım, bunu kendileri için istiyorlar. Başkalarına karşı çocuğuyla gurur duymak için, kendisi yapamadığı için, kendisinin çocukluk hayali olduğu için ve buna benzer başla sebeplerle… Her şeyde olduğu gibi, abartmamak çok kıymetli… Çocukların çocukluk yaşını, oyun çağını da onlardan almamalıyız. Bir daha bu yaşlar geri gelmeyecek ve çok da hızlı geçiyor zaman…
Çocuklarımıza “Ne yaparsan rahatlarsın?”, “Ne zaman kendini mutlu hissedersin?” diye sormamız çok değerli. Mesela resim yapınca mutlu olduğunu, ama hiç yeteneği olmadığını söylediğinde resim kursu bize göz kırpmış oluyor. Herhangi bir kursa gitmek için illa da yetenek gerekmiyor. Amacımız çocuğun kendi tercihi olan bir alanda, iyi veya kötü meşgul olmasıdır. Yoksa hiçbir çocuktan kursa gittiği için, o alanda profesyonel olmasını beklemiyoruz. Çocuğun hangi kursa gideceği konusu, kendi ilgisi ve ailenin yönlendirmesine göre şekillenebilecek bir konu.
Kurslar türlerine göre çocuklara yeni bilgiler ve beceriler kazandırabilir. Öğrenmeyi sürdürmek, çocukların becerilerini geliştirmeye, taze tutmaya yardımcı olur. Özgüvenlerini artırabilir ve bağımsızlık duygularını güçlendirebilir. Kendi yeteneklerini keşfederek, geliştirme imkanı sağlar ve başarılar elde etme fırsatı sunar. Bu da çocukların kendilerine olan güvenlerini artırır ve yeni zorluklarla başa çıkma konusunda daha cesaretli olmalarını sağlar. Kurslar çocuklara disiplinli olma ve sorumluluk sahibi olma becerilerini öğretebilir. Düzenli olarak kursa katılmak, zamanında teslimler yapmak veya belirli hedeflere ulaşmak gibi aktiviteler, çocukların düzenli çalışma alışkanlıkları ve sorumluluk duygusunu geliştirmelerine yardımcı olur. Belirli bir programa uyma, derslere hazırlıklı olma ve görevleri zamanında tamamlama gibi becerileri geliştirir. Bu da çocukların gelecekteki akademik ve profesyonel yaşamlarında başarılı olmalarını destekler. Yaratıcılığın desteklendiği ortamlar, çocukların problem çözme yeteneklerini geliştirir ve hayal güçlerini genişletir. Stres seviyelerini azaltmalarına yardımcı olabilir. İşbirliği, takım çalışması ve çatışma çözme gibi sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, yeni zorluklarla ve deneyimlerle başa çıkmayı öğrenirken, çocukların duygusal dayanıklılık geliştirmelerine de katkı sağlar. Ekip çalışmaları, grup etkinlikleri ve iletişim becerilerini geliştirecek etkileşimler gibi aktiviteler, çocukların başkalarıyla işbirliği yapabilme, liderlik becerileri kazanma ve empati geliştirme gibi yeteneklerini artırabilir. Fiziksel zindeliklerini ve koordinasyonlarını geliştirmelerinin yanında, eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur.
Kursların yukarıda belirttiğim olumlu kazanımları bir kenarda dursun. Aşırı derecede yoğun bir okul ve kurs programı olan çocuklarda bu durum; çocukların dinlenme, oyun oynama ve serbest zaman aktiviteleri için yeterli zamanı ayıramamalarına neden olabilir. Aşırı yoğunluk ve baskı, çocuğun stres seviyelerini artırabilir ve negatif etkilere yol açabilir. Boş zaman ve bağımsız oyun için dengeyi sağlamak çok önemlidir. Çocukların özgürce oyun oynayabilecekleri, yeni hobiler keşfedebilecekleri ve kendi ilgi alanlarına yönelebilecekleri bir sürece ihtiyaçları vardır. Bu serbestlik ve keşif fırsatlarını sınırlamak veya ortadan kaldırmak çocukları mutsuz edebilir.
Çocuklar için resim kursu, seramik kursu, spor kursları (jimnastik, yüzme, basketbol, tenis, futbol, sörf vb.), müzik kursları (ritim- perküsyon, müzik aleti), dans kursları (bale, halk oyunları, modern dans vb.), drama kursu, robotik – kodlama, çocuklar için felsefe, yabancı dil gibi çok çeşitli alternatifler mevcut. Burada ürün/sonuç odaklı olmak yerine, süreç odaklı olmanın önemini de vurgulamak istiyorum. Bütçeye, ilgiye, anne-babanın getirip götürme inisiyatifine bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor kurslar elbette ki. Kurs annesi – babası olmak da çok zor iş. Büyük bir emek içerir. Onu da ayrıca şuraya yazmak istedim. J
Çocuğun, kendi seçimleri doğrultusunda katılacağı kurslara ve atölyelere yönelmesi, motivasyonunu artırır ve daha olumlu deneyimler elde etmelerini sağlar. Özetle çocukların ilgi alanlarına uygun, dengeli bir program seçilerek kursa / kurslara gitmeleri olumlu bir kazanım oluşturur. Aileler, çocuklarının ihtiyaçlarına ve isteklerine uygun olanakları değerlendirerek karar vermeli ve çocuklarının sağlıklı bir şekilde gelişmesini desteklemelidir.
Sevgilerimle…
Ebru MUTLU ÖZDAMAR
Okul Öncesi Eğitimcisi