HATA VARSA BİZE DÜŞEN DÜZELTMEKTİR..!

Kirazlı Balaban mevkiinde devam eden altın ve gümüş madeni arama çalışmalarına yönelik başlatılan çevreci eylem büyümeye, tepkiler ise sınırları aşmaya devam ediyor. Çanakkale’den çıkan ve ülke gündemine oturan tartışmalar şimdilerde yurt dışından da yankı bularak dünyaya yayılıyor. Ancak giderek siyasallaşan süreç hedeften uzaklaşmaya, yaratılan bilgi kirliliği ise kamuoyunda kafa karışıklığı ile madenciler ve çevreciler cephesinde şüphelere yol açıyor…

HATA VARSA BİZE DÜŞEN DÜZELTMEKTİR..!
Yayınlama: 10.08.2019
3.511
A+
A-

Kirazlı Balaban mevkiinde devam eden altın ve gümüş madeni arama çalışmalarına yönelik başlatılan çevreci eylem büyümeye, tepkiler ise sınırları aşmaya devam ediyor. Çanakkale’den çıkan ve ülke gündemine oturan tartışmalar şimdilerde yurt dışından da yankı bularak dünyaya yayılıyor. Ancak giderek siyasallaşan süreç hedeften uzaklaşmaya, yaratılan bilgi kirliliği ise kamuoyunda kafa karışıklığı ile madenciler ve çevreciler cephesinde şüphelere yol açıyor…

 

TOPRAK ALTINDA 250 MİLYAR DOLARLIK ALTIN YATIYOR..!

Karşılıklı suçlamalarla devam eden süreçte bugüne kadar bilimsel verilere dayalı yapılan en dikkat çekici açıklama bir sivil toplum örgütünden, üstelik konun uzmanı olan bir numaralı muhatabı Altın Madencileri Derneği (AMD)’den geldi. İlk olarak bilimsel veriler ışında Türkiye’nin altın gerçeğini kamuoyu ile paylaşan AMD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Yücel, ülkemizde yer altında 6 bin 500 ton altın potansiyeli bulunduğunu ve bunun parasal değerinin de yaklaşık 250 milyar dolar olarak hesaplandığını açıkladı. Geçen yıl 27 ton altın çıkarılan Türkiye’de, altın ithalatının 160 tona ulaştığının vurgulayan Yücel, Çanakkale’de devam eden sürece ilişkinde çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

 

STRATEJİK PLANLAMA HATALARI YAPILMIŞ DA OLABİLİR..

En son söylenecek sözü ilk başta söyleyeyim diyerek beklenenin aksine deyim yerindeyse herkesi ters köşe yapan Hasan Yücel; “Çanakkale-Kirazlı’da gündeme gelen o görüntü kimi rahatsız etmez ki. Hatta burada sektörümüz adına özeleştiri yapmak gerekirse, orada uygulama sırasında bazı stratejik planlama hataları yapılmış da olabilir. Bize düşen de bu hataları düzeltmektir” dedi ve açıklamalarına şu cümlelerle devam etti;

 

FOTOĞRAFIN BÜTÜNÜNÜ GÖRMEK ZORUNDAYIZ..!

“Fotoğrafın bütününü görmek zorundayız. Aksi durumda Türkiye kaybeder. Sonuçta madencilik geçici bir faaliyettir. Bu bilinçle olaya yaklaşmamız gerekiyor. Eğer biz sadece madenciliğin yapıldığı ana odaklanarak (Bitki örtüsünün sıyrılması, toprağın kazılması vb.) hüküm verirsek yanlış yapmış oluruz. Günümüzde maden faaliyetinin bitmesi beklenmeden, eşzamanlı rehabilitasyon çalışmaları yapılmakta, maden çıkarılan alanlarda doğaya yeniden kazandırma işlemleri en iyi şekilde gerçekleştirilmektedir. Dünyada ve ülkemizde bu konuda pek çok başarılı örnekler bulunmaktadır.”

 

ÖNCE İNSAN, SONRA ÇEVRE, SONRA MADENCİLİK..!

Yücel, “Önce İnsan, sonra çevre, sonra madencilik” bilinciyle hareket ettiklerini ifade ederek, işletilen maden sahalarını üretimden sonra rehabilite ederek bırakmayı ilke edindiklerini belge ve fotoğraflarla destekledi. Kimsenin devletin belirlediği kurallar dışında hareket edemeyeceğini kaydeden Hasan Yücel, “Bilimsel verilere dayanmayan eylem ve karşı çıkışlar, topyekûn bir madencilik karşıtı harekete dönüşürse kaybeden ülkemiz olur. ‘Maden hayattır, üretim de lokomotifidir’. Madencilik insanın konforlu yaşamasının, ülkemizin büyümesinin lokomotifidir; kalkınmasının teminatıdır” dedi.

 

MADENCİLERİN DE ŞİKAYETLERİ VAR..!

Madencilerin de şikayeti var diyen AMD Yönetim Kurulu Başkanı Yücel; “Devlet diğer alanlarda yatırım yapanlara bedelsiz arazi verirken, yol, su elektrik vb. altyapı hizmetlerini yaparken, madencilerin diğer yatırımcılardan farklı olarak, ruhsat, orman, arazi, altyapı hizmet, kamulaştırma, maden kapama ve rehabilitasyon, devlet hakkı bedelleri fazlasıyla ağır” şeklinde eleştiride bulundu. Yakın zamana kadar üretilen altının yüzde 4’ü devlete verilirken bunun yüzde 6’ya çıkarıldığını ileri sürdü.

 

SİYANÜRÜN %3’Ü ALTINDA, %97’Sİ HER ALANDA..!

Ülkemizde siyanür kimyasallarının yaklaşık yüzde 3’ünün altın üretiminde, yüzde 97’sinin de başka alanlarda kullanıldığının altını çizen Hasan Yücel; “Siyanürün yüzde 97’sinin kullanıldığı diğer alanlarda ‘siyanür’ üzerinden herhangi bir tartışma yaşanmazken, sadece yüzde 3’nün kullanıldığı altın üretimindeki siyanürün tartışılması bu konudaki istismarın ve art niyetin en iyi göstergesidir” dedi.

Siyanürün, altının aranması aşamasında değil, altının üretimi aşamasında, üretim tesislerinde gözle görülemeyecek kadar küçük katı haldeki altın zerreciklerini çözüp sıvı hale getirmek için kullanıldığını kaydeden Yücel sözlerini şöyle sürdürdü;

 

MADENDEKİ SİYANÜR, AMERİKA’DA İÇME SULARINDAKİNE EŞİT..!

“Altın üretiminde kullanılan siyanür daha sonra arıtmadan geçirilerek yüzde 99,9 oranında yok edilmektedir. O kadar ki çevreyi tehdit edileceği ileri sürülen atık depolama havuzlarındaki siyanür miktarı Amerika’da içme sularında müsaade edilen siyanür miktarına eşittir. Nasıl oluyor da Amerika’da içme suyunda müsaade edilen miktardaki siyanür, Türkiye’de çevre ve insan sağlığı için çevrecilik adına felaketlere neden olabilecek bir tehdit olarak gösteriliyor? Bugün başta Avrupa olmak üzere dünyada yaklaşık 875 altın ve gümüş madeninde siyanür kullanılarak altın ve gümüş üretilmektedir.”

 

TEPKİNİN NEDENİ, ALTIN İTHALATINDA Kİ ROLÜMÜZ MÜ..?

AMD Başkanı Yücel, Türkiye’de altın üretiminde kullanılan teknolojinin, ABD, Kanada, Avustralya ve İsveç’te kullanılan teknolojinin aynısı hatta daha da ilerisinde olduğunu öne sürerek sözlerine şöyle devam etti;

“O ülkelerde altın üretimine karşı toplumsal bir tepki yaşanmazken; ülkemizde altın üretimine karşı reaksiyon gösterilmesi manidardır. Acaba bunun nedeni Türkiye’nin altın ithalatında önemli bir oyuncu olmasından mıdır? Türkiye yılda ortalama 160 ton altın ithal eden bir ülke konumundadır. Unutulmamalıdır ki, üretmeden hiçbir sorunumuzu çözemeyiz.”

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş