KAR VE SEBZE MEYVE FİYATLARI

Sebze ve meyve de yaşadığımız fiyat artışının sebepleri arasında kar yağışı gösterilebilir elbet ama bu sadece sebeplerden birisidir.

Geçtiğimiz yıl güney illerimizde ki sera sahiplerinin yüksek üretim maliyetlerine rağmen arzu edilen fiyat baremine ulaşamamaları bu yıl özellikle Antalya’da sera sahiplerini yatırıma yönelmeleri konusunda temkinli davranmaya itmiştir. Geçen yılın neredeyse yarısı olan Antalya’da ki seraların üretim rekoltesi talep edilen miktarı karşılamayacak bir arz doğurmuştur. Tabi bu durumda bir etken de düşürülen Rus uçağı ve onun sonucunda da Rusya ile gerilen ticari ilişkilerimizde olmuştur.

Doların geçtiğimiz 2016 yılı Ocak ayı fiyatı 2,98 iken bu yıl fiyatların 3,70 seviyesine ulaşması özellikle mazot, gübre, fide, ısıtma ve sulama giderlerinde hissedilir bir artış sağlamasına yol açması da üreticinin ürününü ürettiği halde serada bırakmasına sebep olmuştur. Bir de Aralık ayının on beşinden sonra piyasaya dahil olan Gürcistan tüccarlarının peşin ve dolar bazında Antalya’dan mal alışları fiyatların iç piyasada özellikle bir dolar seviyesini taban kabul etmesine sebep olmuştur.

Geçtiğimiz hafta Mersin’de ki seralarda yaşanan sel felaketi ile tüm yurt ve Gürcistan’lı alıcıların Antalya’da ki seralara hücum etmesi fiyatların bir anda fırlamasında en önemli etkenlerden biridir.

Ürünler Pozantı’da, Bozüyük’te, Karacabey’de maruz kaldıkları don olayları ve kapanan yollar sebebiyle kalite düşüklüğü yaşamakta ve saydığım diğer sebepler yüzünden de fiyat artışı ile karşılaşmaktadır.

Kar yağışının sona ermesiyle birlikte fiyatların “normal” seviyelere geleceği umudunda ki vatandaşlarımızın bu beklentilerine piyasaların cevap veremeyeceği gerçeği gün gibi ortadadır. Öncelikle döviz kurunda ki önlenemez yükseliş, geçtiğimiz yıllara oranla düşük olan rekolte, dış politika zafiyetimiz ve üretimde dışa bağımlı tarım politikamız ile halkımızın isteklerine cevap veremeyecek bir tarım iç piyasası ile baş başa kaldık.

Bu durumların özellikle Çanakkale için kader olmasını yaşamak zorunda değiliz coğrafya olarak. Özellikle Tuzla bölgemizde ki termal yataklarımızda seracılığın teşvikiyle Çanakkale’den tüm Balkanlara ve tüm Marmara Bölgesine hakim olabiliriz kış seracılığında. Bu gerçekleşirse hem Çanakkale, hem Türkiye, hem de Türk tarımı kalkınacaktır.

Akıllı yatırımlarla ülkemizin elinde bulunan doğal kaynakların Amerikan dolarını alt edeceği gerçeğini görebilecek politikacılara kavuşmak ve onlar tarafından ülke ekonomisine yön verildiğini görmek en büyük dileğimizdir.