“Çocuk” deyince aklınıza ne geliyor? Geleceğin yetişkinleri mi? Henüz büyümemiş, ya da tam gelişmemiş insan mı? Tabi ki hayır! Çocuk, tam da olduğu haliyle bir birey, bir insan… Çocuk dünyadır, dünyanın devamıdır, dünyanın tam olarak kendisidir. Yaşam, çocukların üzerine kuruludur. Çocuk hakları evrensel bir kavramdır ve bütün çocukları kapsar. Dili, dini, rengi, ırkı ne […]
“Çocuk” deyince aklınıza ne geliyor? Geleceğin yetişkinleri mi? Henüz büyümemiş, ya da tam gelişmemiş insan mı? Tabi ki hayır! Çocuk, tam da olduğu haliyle bir birey, bir insan…
Çocuk dünyadır, dünyanın devamıdır, dünyanın tam olarak kendisidir. Yaşam, çocukların üzerine kuruludur. Çocuk hakları evrensel bir kavramdır ve bütün çocukları kapsar. Dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun hiçbir ayrım gözetmeksizin, tüm çocuklar aynı haklara sahiptir. İnsan hakları doğumla birlikte kazanıldığına göre, çocuk hakları da dünyaya gözleri açmakla birlikte başlar ve devam eder.
20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler tarafından Çocuk Haklarına Dair Sözleşme kabul edilmiştir. Kökleri çok daha eskiye dayanan ve evrensel insan haklarını da temel alan bu sözleşme; Türkiye’nin de içinde bulunduğu yüzden fazla ülke tarafından kabul edilmiştir. Çocukluk, insan hayatının temelini oluşturan belki de en önemli evresidir, 18 yaşını doldurmamış her birey kanunen çocuktur ve özel haklara sahiptir.
Toplam 54 ana maddeden oluşan bu sözleşmenin günümüz dünyasında, hem bizyetişkinlerin hem de çocukların farkında olması elzemdir. Her geçen gün duymak ve görmekten büyük üzüntü duyduğumuz çocuk haklarına aykırı haberlerin önüne geçebilmek, çocuklarımıza uygun desteği sağlamak bu hakları korumaktan geçmektedir. Çok değerli olan bu sözleşme; çocukların yaşama, gelişme, sağlık, eğitim, her türlü istismardan korunma, insan hakları, vatandaşlık hakları, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, özel gereksinimlerinin karşılanması gibi pek çok hakkını tanır ve biz yetişkinlere çocukların bu haklardan yararlanması gerektiğini hatırlatır.
Bir çocuğun cinsiyeti, yaşadığı sosyo-kültürel ortam, ailesinin ekonomik düzeyi ve daha farklı hiçbir değişken, onların bu haklardan mahrum kalmasına sebep değildir. Yetişkinlerin problemleri, kavgaları, paylaşamadıkları şeyler, çocukların haklarını zedelememeli. Devletlerin daha fazla büyümek için uyguladıkları politikalar, savaş, açlık, işgal, iç çatışma gibi insanlığa zarar veren sonuçlar ortaya çıkardığı için, bu durumlar çocukları direkt etkilemektedir. Bunun bilincinde olmak yeterli değil, bu bilinçle hareket etmek önemlidir.
Çocukluk yaşamın temelidir. Bu dönemindeki gelişimsel evrelerimizi sağlıklı tamamlayamadığımızda, bazı eksikliklerimiz, olumsuz anılarımız bir sonraki yaşamsal evremize taşınıp, yaşantılarımızı olumsuz etkileyebilmektedir. Bu durum ruhsal açıdan sağlıklı bir çocukluk geçirmenin önemini bize hatırlatır.
Çocuk haklarını düşünürken, “haklarım” ve “sorumluluklarım” arasındaki farkı da çocuklarımızın öğrenmesi gerektiğini düşündüm. Şöyle ki, “düşünce ve inanç özgürlüğü hakkına” sahip olmak ile “başkalarının düşünce ve inançlarına saygı gösterme sorumluluğuna” sahip olunması gibi. Ya da “yeterli şekilde beslenme hakkına” sahip olunması ile “yiyecek ve içecekleri ziyan etmeme sorumluluğuna” sahip olunması gibi. Çocuklarımız ve biz yetişkinlerin bunun farkında olması ve bu yönde farkındalık kazanmaları için çocukları yönlendirmesi çok anlamlıdır.
Son iki yılda yayınlanan çocuk hakları raporlarına göre, çocuklara yönelik hak ihlalleri dünyadaki çatışmaların, çatışmalara bağlı göçlerin, teknolojinin ve değerlerin metalaşmasının artmasına bağlı olarak hızla artmaktadır. Bunun yanı sıra, önceki dönemlerde belirli alanlarda görülen çocuklara yönelik hak ihlalleri 21. yüzyılda çağın getirdiği gelişmelerle beraber yeni ihlal alanlarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Tüm bu bilgiler göstermektedir ki; sayıları ve oranları yıllara ve bölgelere göre değişiklik gösterse de, dünya üzerindeki çocukların büyük bir kısmı en temel haklarının bir ya da daha fazlasının ihlal edildiği bir dünyada yaşamışlar ve yaşamaktadırlar.
Gelişen teknolojiye, çeşitlenen imkanlara ve geçmiş dönemlere kıyasla çok daha hızlı ve aktif olan haberleşme ağına rağmen, bugün milyonlarca çocuğun en temel hakları tüm insanlığın gözleri önünde ihlal edilmektedir. Çocuklara yönelik hak ihlallerinin önlenebilmesi adına atılacak adımlar için adalet, eşitlik, saygı ve hoşgörü kavramlarının daha öncelikli alması ve çocuklara yönelik ihlallere karşı gösterilecek tepkilerin her türlü siyasi, ekonomik ve benzeri çıkarların üzerinde tutulması gerekmektedir.
“Daha İyi Bir Dünya”, “Çocuğum, Haklarım Var!”, “Kırılmayan Hayaller” ve “Çocuk Olmaya Hakkım Var” başlıklı kitapları çocuklarımız ve de biz yetişkinler için önerebilirim. Çocuk haklarına dair, bilgi, öykü ve etkinlikler içeren bu kitaplarla “Hak” kavramı başta olmak üzere, bahsettiğim birçok şeyi de kapsayan bir kazanım yolculuğuna çıkabilirsiniz.
Büyüklerin aldığı kararların çocukları olumsuz etkilemesinin önüne geçmek için Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin önemi hiçbir zaman unutmamalı… Her çocuğun güvene, saygıya, sevgiye ve haklarının korunmasına, öğretilmesine ihtiyacı olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
Yalnızca 20 Kasım’da değil, her zaman çocuklarımızın haklarını, onların yüksek yararı çerçevesinde gözettiğimiz bir dünya dileğiyle…
Tüm çocukların “Çocuk Hakları Günü” ve her günü kutlu, çok mutlu olsun…
Ebru MUTLU ÖZDAMAR
Okul Öncesi Eğitimcisi