Köyü olmayan bir ilçe, Kuzey Ege’de şirin bir ada Bozcaada

Ünlü tarihçi Heredot ‘‘Tanrı insanları daha uzun ömürlü olmaları için Bozcaada’yı yarattı’’demiş.

Heredot’a hak vermemek elde değil gerçekten doğanın bize bir armağanı Bozcaada. Denizi mavinin tüm renklerini barındırıyor. Kumsalları sarı ince ipek gibi bir kumdan oluşuyor. Mor, mavi, kırmızı beyaz kapılı evleri Arnavut kaldırımlı, mor salkımlı dar sokaklarıyla insanı adeta büyülüyor.

Köyü olmayan bir ilçe, Kuzey Ege’de şirin bir ada  Bozcaada
Yayınlama: 10.11.2016
4.240
A+
A-

Heredot’a hak vermemek elde değil gerçekten doğanın bize bir armağanı Bozcaada. Denizi mavinin tüm renklerini barındırıyor. Kumsalları sarı ince ipek gibi bir kumdan oluşuyor. Mor, mavi, kırmızı beyaz kapılı evleri Arnavut kaldırımlı, mor salkımlı dar sokaklarıyla insanı adeta büyülüyor.

 

Bozcaada, Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale iline bağlı harika güzellikleri olan bir ada. Türkiye’nin üçüncü büyük adası olarak Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde konumlanmış durumda. Yerleşim, adanın kuzeydoğusunda yer alan ilçe merkezinde yoğunlaşmış. Bunun dışında herhangi bir köyü bulunmuyor. Ulaşım arabalı vapurla sağlanıyor ve yolculuk ortalama yarım saat sürüyor. Yaz sezonunda karşılıklı yapılan sefer sayısı en az altı, yoğunluğa göre sefer sayısı artırılıyor. Bu sayı kışın üçe iniyor. Çanakkale merkezinden yayalar için Bozcaada’ya direk deniz otobüsü seferleri yapılıyor.

 

Eski çağdaki adı Tenedos olan adaya Geyikli Yükyeri İskelesi’nden kalkan arabalı vapurla ulaşılıyor. Yolculuk hava durumuna bağlı, yaklaşık yarım saat sürüyor.Yaz ve kış mevsimlerinde vapur tarifesi değişiyor. Heredotos Bozcaada’nın ilk yerleşimcilerinin Pelasglar olduğunu yazıyor. I.Ö.2000 yılında geldikleri sanılıyor. İ.Ö.334 yılında Büyük İskender Ege Adaları’na hakim olmuş. İ.Ö.1.yy’da Roma İmparatorluğu’nun bölünmesinde Bizanas’da kalmış.

 

Adalar günümüzde de stratejik önemem sahip yerler olarak değerlendiriliyor. Eski çağlarda bu önemi çok daha fazlaydı. Bu nedenle Bozcaada da sıkça el değiştirdi. Bir çok uygarlığın egemenliğini tanıdı. Türklerin Bozcaada ile tanışmaları 1455-56 yılında. Venediklilerden alınan ada Ege’de Türklerin eline geçen ilk ada olmuş.

 

Ada’nın mitolojik öyküsü

 

Denizleri tanrısı poseidon’un çocuklarından biri olan kral Kyknos’un Thenes adlı bir oğlu varmış. Thenes’in annesi ölünce kral babası yeniden evlenmiş. Üvey ana Thenes’e iftira atmış. Kral da iftiraya inanıp oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık tüm Çanakkale Boğazı’nı geçerek Leukophrys  adasının sahiline vurmuş. Thenes sandıktan sağ salim çıkıp bu adaya yerleşmiş. Adanın adınıda “Thenes’in Adası” anlamında Thenedos yapmış.

 

Bozcaada Kalesi

 

Adaya yaklaşan vapurdan bakınca ilk göze çarpan şey kale. Vapur iskelesinin hemen yanında yükselen kale şaşılacak kadar yeni görünüyor. Oysa tarihi Finikelilere kadar uzanıyor. Ceneviz ve Venediklilerr tarafından onarılmış ve eklemeler yapılmış. Venedikliler adayı terkederken kaleyide tahrip etmişler. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan kale 1703-1706,1714-1726′da onarım görmüş. 1815′de ise çok büyük çapta tadilat ve onarım görmüş, 1965-70 yılları arasında son onarımı yaşamış. Çevresinde 250 metre uzunluğunda su hendeği ve asma köprüsü vardı. Şimdi sabit bir köprü yapılmış, hendek de susz da olsa duruyor. Kale’ye küçük bir ücret ödenerek giriliyor. İç Kale’de küçük bir müzede var. Etnografik ve arkeolojik buluntular sergileniyor.

 

 

 

 

Ada gezisi

 

Yeni yeni yapılan bağ evlerini saymazsak Bozcaada derli toplu bir yerleşim. İskele çevresindeki yerleşimi yürüyerek dolaşmak en iyisi.

 

Ortodaks cemaate ati Kemisis Teodoku (Meryem Ana Kilisesi) kitabesine göre 1867-69 yılları arasında yapılmış. Bazı kaynaklara göre ilk yapımının Venediklilere kadar uzandığı kilise üç nefli. Yapının bölümleri arasında korint başlıklı beşer sütun bulunuyor. İki yandaki nefler çapraz kemerlerle altı tane çapraz tonoz biçiminde; orta nef ise yuvarlak tonozlu. Orta tonozun sonunda yuvarlak apsis, apsisin orta önündeki çift sütun arasında da birer küçük kubbe, kubbelerin yanında birer küçük çapraz tonoz yer alıyor. Arka ortada dört katlı çan kulesi, kulenin yanında da müştemilat odaları var. Çan Kulesi zamana direnememiş, arasıra taşları düşüyor. Bunu için kısmen sökülerek metal kafes içine alınmış.

 

1734 yılında  yapılmış Aya Paraskevi Ayazması sekiz çınar ağacının arasında küçük bir şapel, iki küçük yapı ve çift oluğu bulunan bir çeşmeden oluşuyor. 26-27 Temmuz günleri bağbozumu şenlikleri geleneksel olarak burada düzenleniyor. Eskiden Aya Paraskevi şenlikleri genç kızların evleneceği erkeği görüp beğenmesi amacına da hizmet vermiş. Elbette şimdi gençler çok daha kolay yöntemle yapıyorlar bu işi. Zaten adada bir avuş Rum kaldığı için herkes birbirini biliyor. Yalı ve Alaybey adanın camileri. Yalı Camisi 15.yy.sonu ile 16.yy.başlarında yapılmış. Kitabesi olmadığı için tam tarihi bilinmiyor. Minaresi yıkıldığı için 1965′de yeniden yapılmış, Alaybey camisinin 1700 yıllarında yapıldığı düşünülüyor.

 

 

Ada’nın içlerinde

 

Arabanızla giderseniz, adanın içlerine doğru yapacağınız gezide karşınıza çok şaşırtıcı görüntüler çıkacak. Bağların arasından geçen dar yollardan ilerlerken Rumlar tarafından terk edilmiş taş evler, bu evlerin bahçelerinde size eski günlerdeki yaşamı hayal ettirecek kalıntılarla karşılaşıyorsunuz. Örneğin, dev boyuttaki çam ağaçları arasında gizlenmiş çok büyük bir taş evin yıkıntıları, orada zengin ve adadaki diğer eski evlerden farklı bir yaşamın geçtiğini düşündürüyor. Yolun hemen karşısındaki daha küçük bir evin behçesinde ise atların dönerek su içtikleri bir sistemin konnstrüksiyonunun görüyorsunuz.

 

Sahiller ve plajlar

 

Bozcaada’nın her tarafında çok sayıda plaj var. Adaların avantajı bu, Rüzgar nereden eserse ters taraftaki plaja gidilir ve deniz sakin olur. En büyük doğal plajı Ayazma; yanında Sulubahçe ve Habbele, Mermer Burnu, Akvaryum koyları poyraz etiğinde; Tuzburnu, Çayır ve Ova kıyıları ise lodosta tercih edeliyor. Pek olmaz ama hiç rrüzgar yoksa hepsi birden hizmette. Adanın çevresinde, çoğu iyi yüzücülerin yüzerek ulaşılabileceği yakınlıkta çok sayıda küçük adacık var. Tavşan, Kaşık, Yılan, Sıçancık gibi ilginç adları olan bu adalara yüzmek kendine güvenen yüzücüler için ayrı bir zevk. Ada’nın bu küçük adalarıyla birlikte yüzölçümü 42 kilometrekare. Oniki burun ve onbir koy aralıklarla adanın 14 millik çevresinde sıralanıyor.

 

Ayazma plajı, Ada’nın en kalabalık plajı. Çevresinde balıkçı lokantaları, çay bahçeleri sıralanıyor. Bir bölümü sahile şemsiye ve şezlong atıyor ve plaj hizmeti veriyor. Habbele plajı en sakin ve güzeli. Yemek içmek ve plaj olanakları sunan küçük bir tesis de var. Suyu billur gibi temiz ve mavinin her tonunu barındırdığı için akvaryum gibi olan Akvaryum koyu da ilgi görüyor. Bu koyda da küçük bir tesis var.

 

Denizin altında

 

Ege Denizi’nin en önemli dalış noktalarından birisi Bozcaada. Denizin temizliği görüş mesafesini 50-60 metreye kadar uzatıyor. Yalnız tüplü dalışlar ve gece dalışları için izin gerekiyor. Çok derin olmayan alanlarda dalınca bile hem bitki hemde hayvan çeşidi olarak çok şey görülebilmesi, dalma sporuna yeni başlayanlaar için bir avantaj oluşturuyor. Rüzgar ne yönden eserse essin sakin bir dalış noktası bulunabiliyor. Eğitim ve dalış turları için dalğıç okuluda var. Sulu Bahçe dalma meraklıları için çok cazip bir yer. En çok 20 metre derinliği ile bir km. Uzunluğundaki resif alanı oldukça ilgi çekici. Gündüz dalışlarında da fener alınırsa kaya alanlarında sünger ve salyongozların haraketleri izlenebilir. Bir diğer dalış merkezi de Bakla Taşlar. Aslında burası Sul bahçe resifini uzantısıdır. En derin yeri 16 metre ve 2 km.uzunluğunda. Mermer burnu ise rüzgarlı günlerde tercih edilen dalış noktası. Şansı olanlar burada Akdeniz Foku (monacus monacus) bile görebilirler.

 

 

Balıkçılık

 

Balıkçılık da Ada ekonomisinde önemli yer tutuyor. Deniz ürününün hemen her çeşidi bulunuyor. Ağustos ayında bol sardalya çıkıyor, eylül ayında kalamar başlıyor. Levrek, sinarit, mercan, çipura, lipsos, istavrit, barbun, lüfer, karagöz, kırlangıç, palamut, torik.. Çok balık yakalanıyor ve Adalı 50 kadar aile balıkçılıkla geçiniyor. Istakoz ve kalamar gibi lezzetler de sofraları süslüyor. Liman çevresindeki bayıkçı lokantalarında mevsime göre türü değişse de her zaman taze balık yenebiliyor.  Balığın yanında yerli üretim şaraplar da bol miktarda tüketiliyor elbette.

 

Etkinlikler

 

Yaz aylarında birkaç yıldır düzenlenen Bozcaada Festivali, adada çok kültürlülüğü yansıtan etkinliklerle dolu olarak geçiyor. Yunanistan’a göç eden  eski Adalılar da katılıyor bu etkinliklere. Eski Rumm gelenekleri, Rumlara özel günlerde yaşatılıyor ve bu günlere de yine eski Adalı rumlar katılıyor.

 

Konaklama

 

Ada’nın tarihi otelleri ve küçük sevimli pansiyonları şehir merkezinde. Bir bölümü ev yada konaklardan dönüştürülmüş. Adanın bağları içinde bir otel-şarap evi de var. Merkez, Poyraz limanı ve Tuzburnu plajı arasındaki bölümde de yeni oteller ve küçük tatil köyleri var.

 

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş